Modern çizgilerin, hür duruşların ardına gizlenmiş batıl inançlar, görünmez adımlarıyla kendi çemberini çiziyor. Ortasında tüm kararlılığın ve inanmışlığınla, kendinden emin rivayetlerinle sen koca bir çelişki içindesin. Hep küçümsenen kasaba insanları inançları ve yaşayışlarıyla tutarlı ve uyumludurlar. Şehirlerin gizli yaşmaklıları ise modern ve güçlü imajlarına karşın olabildiğine tutarsız, çelişik, cahil ve mutludurlar.
3 Mart 2015 Salı
Bir torba, elinde; içinde olağan olmayan bir sevecenlik mi var? Torbanın ağzını parmaklarınla açmaya çalıştın, neydi? Bir tebessüm aldın, bir tebessüm verdin, bir ses duyup bir ses verdin. Kısık gözlerini dikti gözlerine, baktı mutlu anlamsız sır dolu. Sordun halini, torbasını verir sırrını vermezdi. Dedi, bu gece kara bir deliğe gidecek ve benim yerime onunla konuşacaksın. Biliyorsun üç gündür göle bakmadım, inip gölü izlemeliyim. Benim için gitmelisin, hemen şimdi. Söylemedi ama rüzgarda salınan kum taneleri sana olacakları söyleyebilirdi. Kara delik kötülüklerle, birikmiş günahlarla ve şerle ve sessizlikle dolu bir cehennemdir.
Yağmur bile yalnız değil. Sizi oysa, kırık dökük sözcüklerle duvara karşı, gittiler bırakıp, sizi duvara karşı. Taş gibi susmayı, taş gibi mevsimden mevsime ufalanmayı salık verdiler. Hayır, diyemediniz. Bunca kalabalığın ve sesin olduğu koca evrende size, kendine seslenip duran bir delilik bıraktılar. Zaman kadar yalnız, zaman kadar belirsizdiniz.
2 Mart 2015 Pazartesi
Hadi duy da gidelim. Bu yollar, bu deniz, bu
söz, bu yalpa yalpa yürüyen sözcükler bizi yoruyor.
Söylüyorum. Kendi kovuğunda yankı yankı tekrarlanıyorsun. İkile-me böyle!
İkiledikçe kaçırıyorsun!
Neyi?
Tadı.
Şimdi de bir tat aldığını mı söylüyorsun?
Evet bazen.
Çift sayıya tekabül eden tüm basamakları çökmüş bir
merdiven gibi, aksaya aksaya çıkıyor yukarı.
Sonra koca bir delik daha, pat!
Düşüyor.
Düşen ne?
Ritm.
Seni anlamıyorum.
Çünkü
ayaklarına bakınca kendini gördüğünü sanıyorsun. Bense sana dışardan bakıyorum.
Her hareketini görebiliyorum.
Bunun seni
anlayıp anlayamamla ne alakası var?
1 Mart 2015 Pazar
USTAMIN ARDINDAN
Çağdaşlarımın arasından görmeyi bu kadar isteyip göremediğim başka bir insan olmamıştır.
Sarı yağmurun, ipil ipil yağan yağmurun, denizin, korkunun, atların, kayalarda bir güneşli günde akan yılanların, kabak çiçeği dolmasının, sakız kokulu çarşafların, şeftali bahçelerinin, ağacın dallarına yapılan yatağın, dağın tepesinde bekleyen ak bulutun, Türkmen çadırlarının, çakırdikeninin, yarpuzun daha nice zarif, güzel detayın nakkaşı Yaşar Kemal... Anavarza Kayalıkları'nın, Karınca Adası'nın, Hemite köyünün, Hatçe'nin, Memidik'in, Lena Ana'nın, Vasili'nin sesini kalbimize fısıldayan Yaşar Kemal... Bir atı anlatıyorsan, sözcüklerin arasından atın nal seslerini duyabilmeliyiz, diyen Yaşar Kemal...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)