24 Şubat 2016 Çarşamba


    Ağrı Dağı eteklerinde ince uzun bir kavak, mağrur bakışlarını dikmiş taş eve. İki çıplak dala iki karga konmuş, birbirlerine, dağa, taş eve, pencereden başını bir kamlumbağa edasıyla çıkarmış yaşlı adama bakıyor. Kendi kendine konuşuyor adam, uzun sakallarını tarıyor bir yandan, ince dişli tarağıyla. Hede neden öldü ve ben nasıl yaşarım? Yaşarsın, hem bal gibi, diyor kavak yüksek sesle. Etrafta başka kavak olmadığından kanıksamış belki yalnızlığını. Kargalar itiraz ediyor:" Nasıl böyle katı olabiliyorsun? Hede her şeyiydi onun. En çok da körleşen sol gözüydü, onsuz nasıl görür dünyayı?" Kavak silkti dallarını. Ne de aciz kuşlarsınız! Baykuş konmalıydı dallarıma, oysa ben iki ahmak kargaylayla vakit öldürüyorum! Yaşlı adam kör gözünü okşadı, elleri kucağına düştü sonra. Koca adam ağlasa olmaz bir kavak ve iki karga karşısında. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder