28 Haziran 2016 Salı


    Tıpası bu da sesimizin. Cam bir şişede devinen bir tutsaklığız belki. İrileştikçe irileşiyor gözlerimiz. Ellerimiz camın ötesine doğru, ellerimiz uzağa, daha uzağa... Kendi kötücül çemberini belirginleştiriyor kalabalıklar, tüm köşe başlarında bulanık gözleriyle karanlık tekrarlamalar... 

    Bir tepeden izlediğimiz şehir, dingin göl, hanımeli çiçekleri, maviye düşmüş kara, karaya düşmüş ışık... Tüm güzelliğine rağmen doğanın, soluğumuzda biten ökse otu, düşlerimizdeki renklilikten besleniyor. Ellerimize hastalıklı benekler düşüyor. Dudaklarımıza...