Telaşlı bir yılan hızla yol alıyor, mavi, derisi kalbine yük ve zehri dilinin ucunda, gündoğumu, bir yılan hızla akıyor çıplak dağın kör gözlerine, bir çırpıda kurtulacak kendinden. Öyle sanıyor. Ne denli soyarsam kendimi bu mavilikten, o denli taze ve yeğni olacağım, diyor. Tanyeri ağarırken varıyor bakışsız ve kaygan taşlarına dağın, neredeyse çatlayacaklar suskunluktan. Hiçbir şey söylemeden yılan, bir koca nehri atıyor gövdesinden...
28 Ağustos 2017 Pazartesi
1 Nisan 2017 Cumartesi
Uzandı, bahar sıcağına, büyük bir taşın. Hiç yıpranmamış gibi taş, sert iklimden. Ve ışıkla yontulmuş gibi kaygan ve anaç... Hırkasını katlayıp koydu başının altına ve kederini ise kara bir yılanın kuyruğuna taktı, su gibi akışını izledi yumuşak toprağın üzerinden. Bulutların tasasızlığına bıraktı sonra gözlerini.
23 Şubat 2017 Perşembe
25 Ocak 2017 Çarşamba
Birdenbire uyanıyorum, gökyüzü mavi kızıl. Keskin bir tuz kokusu... Yosunları karaya vurmuş kara denizim! Serin bir yağmur başlıyor, çam ağaçlarının üzerinde asılı bulutlar. Bir şimşek çakıyor dağın öte yüzünde, bir daha ve bir kez daha... Yılan görmüş bir tay gibi titrek bacaklarla koşuyor rüzgâr.
24 Ocak 2017 Salı
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)